Türkçe  |  English  |  العربية
14 Aralık 2024 Cumartesi / 12 Cemaziye'l-Ahir 1446
Tartışmalı ilmî toplantılar dizisi

02- İSLAM'DA KILIK-KIYAFET VE ÖRTÜNME

_1039104122013_
      Son yıllarda ülkemizde kadın-erkek kıyafetleri konusu bir hayli tartışma konusu olmuş, basın ve yayın organları ve halkımız arasında çeşitli seviyelerde konu ele alınmıştır. Nasıl giyinilirse İslâmî olur? Kıyafette gayr-i müslime benzemek iman bakımından bir sakınca doğurur mu? Kıyafet bir Müslüman için alâmet-i farika mıdır? Okumak için baş açılabilir mi? İslâm'da örtünmenin hükmü nedir? İslâmî bir elbise şekli teklif edilebilir mi? gibi sorulara cevap bulmak üzere vakfımız " İslâm da Giyim Kuşam ve Örtünme" konusunda tartışmalı ve ilmi bir seri toplantı düzenlenmiştir. 03.12.1983; 24.12.1983 ve 07.01.1984 tarihlerinde yapılan toplantılarda konu, İslâm inancı (itikat), tefsir, hadis ve İslâm hukuku açısından, yetkili ilim adamlarımızın tebliğ ve müzakereleri ile ortaya konmuş, konu Hanefi, Şafi i, Maliki ve Hanbelî mezheplerine göre incelenmiştir.
    Bu çalışmada, İslâm'da kılık-kıyafet ve örtünme konusu dinî, itikadî, tıbbî ve sosyolojik açılardan ortaya konarak tebliğ ve müzakerelerden elde edilen sonuçlar neşredilmiştir. 
      İSAV tarafından tertip edilmiş "İslâm'da Kılık-Kıyafet ve Örtünme" seminerine bilim adamlarınca sunulan ilmi tebliğler ve bu tebliğler üzerinde yapılan tartışma sonuçları bu kitabı oluşturmaktadır. Konuya inanç (itikat), İktisat, Tıp, Sosyoloji, Fıkıh (İslâm Hukuku) ve Sünnet'teki uygulama açılarından yaklaşılmış ve sonuçta, bilhassa uygulamada ortaya çıkan bazı pratik meseleler soru-cevap tarzında değerlendirilmiştir.
Eserde şu sonuçlara varılmış bulunmaktadır: İslâm'ın kendine mahsus bir kılık-kıyafet nizamı ve âdâbı vardır. Tesettürle ilgili ayetlerdeki emir ve yasaklar kesin olup, birbirlerini tamamlamakta ve başka ihtimalleri bertaraf etmektedirler. 
Giyim, kişinin dünya görüşünü ortaya koyan sembollerden biridir. İslâm'da giyim, bedini sergilemek için değil, örtmek ve gizlemek içindir. Elbise Müslüman için ikinci bir deri değil, ilk evdir. Müslüman’ın mümeyyiz vasfı "Allah'a kul" olmaktır. 
Sünnetin getirdiği giyim-kuşam prensipleri bu temel vasfın gerekleridir. Avret mahallini örtmeyen; kadın-erkek cinslerinin yaratılışlarına ait farklılıkları birbirinden ayırmayan ve giyene kibir-gurur veren elbiseler giyilmez. Giyim-kuşamla ilgili prensipler, insanın özü ve hıfzı's-sıhha (sağlığın korunması) kaidelerine uygundur. Giyim-kuşam'ın reklam, moda, tekstil ve kozmetik sanayii ile çok yakından alakası bulunmaktadır.
İslâm kendi sistemi içinde giyim-kuşam meselesini dünya şartlarına uygun bir seyyaliyet içinde çözüme kavuşturmuştur.
     Muhtelif İslâm ülkelerinde görülen farklı örtünme şekilleri, İslâm fıkıh mezheplerinin görüşlerinden kaynaklanmaktadır. Bu sebeple herhangi bir İslâm ülkesinin giyimi, açık-saçıklık için gerekçe gösterilemez. Hafif ve kaba avret ayırım yapan Maliki Mezhebi'nde bile, bu ayırım sadece namaz için geçerlidir. Namaz dışında böyle bir ayırım yoktur.
       Bu konular halka açık toplantıda dinleyicilere aktarıldığı gibi toplantı metinleri de kitap haline getirilerek neşredilmiştir. Güncel bir konu olması dolayısıyla bu eserden talebe binaen birkaç baskı yapılmıştır.
▪ Günün Ayeti
Ve çok çok analım seni. Tâ-Hâ Suresi, 34
▪ Günün Hadis-i Şerifi
Resulullah (sav)'a üstü başı yok, ayakları çıplak, sadece kaplan postu gibi çizgili bedevi peştamalı -veya abalarına- sarınmış, kılıçları boyunlarında asılı oldukları halde hepsi de Mudarlı olan bir grup geldi. Onların bu fakir ve sefil halini görmekten Resulullah (sav)'ın yüzü değişti. Odasına girdi, tekrar geri geldi. Hz. Bilal'e ezan okumasını söyledi. O da ezan okudu, sonra ikamet getirdi. Namaz kılındı. Aleyhissalatu vesselam namazdan sonra cemaate hitabetti ve: "Ey insanlar! Sizi tek bir nefisten yaratıp, ondan zevcesini halk eden ve ikisinden de pek çok erkek ve kadın var eden Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'ın ve akrabanın haklarına riayetsizlikten de sakının. Allah şüphesiz görüp gözetmektedir." (Nisa 1) ayetini okudu. Bundan sonra Haşir süresindeki şu ayeti okudu: "Ey insanlar, Allah'tan korkun. Herkes yarına ne hazırladığına baksın. Allah'tan korkun, çünkü Allah işlediklerinizden haberdardır" (Haşr 18). Resulullah sözüne devamla: "Kişi dinarından, dirheminden, giyeceğinden, bir sa' buğdayından, bir sa' hurmasından tasaddukta bulunsun. Hiçbir şeyi olmayan, yarım hurma da olsa mutlaka bir bağışta bulunmaya gayret etsin" buyurdu. Derken Ensar'dan bir zat, nerdeyse taşıyamayacağı kadar ağır bir bohça ile geldi. Sonra halk sökün ediverdi (herkes bir şey getirmeye başladı). Öyle ki, az sonra biri yiyecek, diğeri giyecek maddesinden müteşekkil iki yığının meydana geldiğini gördüm. Resulullah (sav) memnun kalmıştı, yüzünün yaldızlanmış gibi parladığını gördüm. Şöyle buyurdular: "İslam'da kim bir hayırlı yol açarsa, ona bu hayrın ecri ile, kendisinden sonra o hayrı işleyenlerin ecrinin bir misli verilir. Bu, onların ecrinden hiçbir şey eksiltmez de. Kimde İslam'da kötü bir yol açarsa, ona bunun günahı ile, kendinden sonra onu işleyenlerin günahı da verilir. Bu da onların günahından hiçbir eksilmeye sebep olmaz." Müslim, Zekat 69, (1017); Nesai, Zekat 64, (5, 75-76)
_12351820102021_
_12351820102021_
▪ Duyurular
▪ Bazı İSAV Yayınları
▪ Namaz vakitleri